annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Okuma(ma) Gunlugu!

Bazi kadinlar var yaptiklari seyler cok kolaymis gibi gorunur.. 3 cocuklu.. Blog yazan.. Bi yandan freelance bi isin ucundan tutan.. Evde kitap okuyup ayaklarini uzatabilen ve ustune saci basi tirnaklari daima bakimli olan.. Yok.. Ben onlardan degilim sanirim.. Benim yaptigim isler bana zor geliyor.. Ya da yapamadiklarim :) üç aylık bir bebek annesi olarak bazen duş almanın bile lüks sayıldığı günlerim oluyor.. Değil saçım başım tırnaklarım yapılı ayaklarımı uzatıp kahve içerken kitap okumak.. Yani siz de benim gibiysenix yani bütün karpuzlar bir arada taşınmıyorsa moral için buyrun yanıma..

Mesela hamilelikte dahi bol kitap okumaya çalışıp beceremeyen doğumdan sonraysa yine aynı zorluğu yaşayan ben.. Bakalım neleri okumuşum neleri okuyamamışım..

Son zamanlarda ülkemizin durumunu düşünürsek ( maalesef :( ) aslında hepimizin okuması anlaması gereken kitaplardan bir tanesi Ulusların düşüşü.. Kitabın kendi değimiyle

"

Güç, zenginlik ve yoksulluğun kökenleri.

"Tarih, kaderden ibaret değildir!"

Ulusların Düşüşü, tarih boyunca ulusların, özellikle de birbirine benzeyen ulusların ekonomik ve politik gelişmeleri arasında neden büyük farklılıklar olduğuna dair bir tartışma yürütüyor. Yazarlar kısaca "Neden bazı ülkeler zenginken bazıları yoksuldur?" şeklinde bir soru ortaya atıp, köleci toplumlar, feodalizm, sömürgecilik, kapitalizm ve sosyalizm uygulamaları arasında ilginç ve çok öğretici bir yolculuğa çıkıyorlar.

Sömürgeler, koloniler, devrimler ve kurtuluş hareketlerinin gölgesi, günümüze nasıl düşüyor...
Sanayi Devrimi, neden Moldovya'da değil de İngiltere'de başladı...
Kara Ölüm denilen Veba, kralları, lordları, serfleri nasıl etkiledi...
Toplumların elitleri ile en alttakiler arasında değişen ve değişmeyen ilişki biçimleri hangileridir...
Ulusların Düşüşü, dünyaya bakışınızı ve kavrayışınızı değiştirecek.
(Tanıtım Bülteninden) " kitabı hamilelik döneminde elime almıştım.. Beyindeki fosforun yarısı bebeğe gittiği için bana o dönem ağır gelmişti.. Ancak kitap çok alıcı ve ilgi çekici bir dille meramını anlatıyor.. Lohusalığın da beynime olan etkileri gittikten sonra okumak için can atarak baş ucumda beklettiklerimden biri..

Gelelim ikinci kitabıma ( haha sanki ben kitap yazmışım gibi oldu, bir gün işalla :) )

Bebeğimi beklerken..

 Tam bir hamile ve yeni anne kitabı.. Okudum, okuyorum ve arada da sürekli baş vurduğum bir kaynak.. Beneğiniz ve gelişimiyle ilgili merak ettiğiniz birşeye forumlardaki yüzlerce fikirle kirlenmiş yerlerden değil de birkaç yazılı kaynaktan bakmak en iyisi gibime geliyor.. Baş ucunuzda dursun.. 

3. Allah ile aldatmak.. 
Sanırım hamileliğim boyunca çalkonalı geçen ülke siyaseti benim de siyasete ve dine olan ilgimi arttırdı.. Allah ile aldatmak gerçek müslümanlıktan daha doğrusu sahte müslümanlıktan bahsediyor.. Kur'an'ın Allah ile aldatılmayın uyarısına rağmen.. Müslümanlığına düşkün olan milletimizin nasıl aldatıldığımı gözler önüne seriyor.. Tabii gören gözlerle.. Yine bulunduğum dönem için ağır gelsede baş ucumda tutup arada açarak hatırlıyorum.. 

Gelelim bu dönemde en kolay okudugum kitaba..

4. Küçük bir kış masalı.. 

Maeve Binchy her zaman çok kolay ve keyifle okunanlar arasındadır benim için.. Bu son kitabıyla da durum değişmedi.. Henüz bitirmedim... Ama rahatlıkla ve severek okuyorum.. Aklımda bir film karesi gibi canlanıyor karakterler.. 

Ve son olarak yeni gözdem 5. Yoga

Bu kitap bana Yoga'ya ilgi duydugumu bilen bir arkadaşımdan hediye.. Yoganın tarihi felsefesi, çeşitleri ve duruşlarını anlatıyor.. Kısa sürede okudum.. Sıra pozisyonları çalışmakta.. Tabii fırsat bulabilirsem.. 

Şimdilik başucumdakiler bunlar .. Yenilerine fırsat buldukça yazıcam.. 

Mavi de ben de öpüyoruz..

Xo

P.s. Son görsel bana ait diğerleri google'dan.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Annelik!

Biliyorum, 10 haftalık bir hamile nasıl olur da annelik'den dem vurup da bisiyler anlatabilir diyeceksiniz. Ben de size annelik oyle bir sey ki icinizde bir canlinin varligini bildiginiz ilk anda baslar diyecegim bunu sadece anne adaylarinin ve annelerin anlayacagini bilerek.

Pazar gunu, kasiklarimda olusan bi agri ve internetteki bilgi kirliliginden dolayi acil servis doktora telefonlar ve pazartesi gunku doktor randevusuna kadar yasadigimiz sıkıntıyı / uzuntuyu kelimelere dokmek mumkun degil.

Tum bu endise heyecan bir yana.. Bebeginizin rahminizde olustugunu bildiginiz ilk andan itibaren kendiniz icin yaptiginiz en dogal ihtiyaclariniz bile bir anda sizin icin olmaktan cikip bebeginiz icin olmaya basliyor. Yemekleri onun icin yiyiyor, her seyi daha ozenli seciyor yikiyor ve daha saglikli beslenmek icin midenizi bulandirsa bile ne varsa yiyorsunuz. Uykulariniz bile o buyusun diye.. Su! Gunde uc bardak su icen ben gunde uc litre suyla kendimi/ sinirlarimi zorluyorum..
Her hasta oldugumda kusmaktan nefret ettigim icin kendimi tutup kivrim kivrim kivranan ben, simdi her mide bulantisini bebegimin icimde buyudugune dair bir isaret olarak alip seviniyorum!:)

En insani ihtiyaclarinizi onun icin erteleyebiliyor veya onun da ihtiyaci var diye kat be kat arttirabiliyorsunuz.. Anne oldugunuzda artik kendinizin disinda bir "self" daha yaratiliyor sizden.. Bir bebekle birlikte bir "anne" de doguyor..  Bebegim kendi kendine cikip gelmeseydi eger-sanirim- ben asla "tamam, anne olmaya hazirim" diyemeyecektim. Ama simdi onun varligini bildikce, kalp atislarini duydukca icimdeki o his dunyadaki en iyi annenin ben olacagimi soyluyor! 

O kadar hazirim ki onun varligina.. O iyi ki geldi.. Kucagima almak, koklamak, suslu puslu/ yakisikli giydirmek, gulusunu gormek, elini ayaklarini oksamak icin deliriyorum..

Saglikla guzel bir hamilelik diliyorum tum anne adaylarina! Ki onlar mideleri her bulandiginda mutlu olan tek varliklar! 

Mutlu kalin ve beni bir sure daha boyle duygusal idare edin artik ;)) e ana yuregi ne de olsa ;))

Idil.


Bizim evde manzaa bir sure bu ;)